Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Turancılık
Turancılık, Türkiye'de 60 yıldan beri tartışılan bir konudur. Zaman zaman Türklerle akraba milletleri de içine alan bir sistem halinde düşünülmekle beraber bugün Turancılık deyince Türkiye'de anlaşılan şey tarihi mirasları da dahil olduğu halde bütün Türklere tek devlet halinde birleştirmek ülküsüdür ve her Ülkü gibi nesillere bakan kan
Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Karahanlılar Devlet Anlayışı
Karahanlı hakimiyet telâkkisini biz, Yusuf Has Hâcib'in ünlü eseri Kutadgu Bilig'de bulmaktayız. Buna göre, bu dönemde, Türk hükümdarının göğün altındaki bütün ülkelerin ve insanların tek hakimi olarak farz edilmesi inanışı yaygın olarak yaşamaktadır. Yani yeryüzü bir bütündür ve insanlar tek bir kütleden ibarettir, hepsinin üzerinde tek bir hükümdarın bulunması ve Tanrı bağışına mazhar olmuş hükümdarın, dünyayı töreye göre idare etmesi gerekmektedir. Nitekim tarih içerisinde geniş ülkeleri fethetmek tarzında ortaya çıkan Türk Cihan Hakimiyeti anlayışının temel felsefesi de burada yatmaktadır. Bununla birlikte Türk hükümdarı asla insan üstü bir varlık olarak da görülmemiştir. Önce Tanrı'ya, sonra da Töre/Törü (Kanun) yoluyla idaresi altındakilere karşı sorumludur ve sorumluluklarını yerine getirebildiği müddetçe hükümdar kalabilir.
Reklam
Ahmed b. Tolun'un Mısır'da kurduğu ilk Müslüman Türk sülalesi 868-905 arasında 37 sene devam edebilmiştir. Daha sonra Suriye (878)'yi de devletinin sınırları içine alan Ahmed, 10 Mayıs 884' te ölünce yerine 20 yaşındaki oğlu Humâreveyh (884-896) geçti. Humâreveyh, ağabeyi Abbası ortadan kaldırdıktan sonra, babasından kendisine intikal eden ülkeleri koruyabilmek için orduya önem vermeye devam etmiştir.
Türk Valilerince Kurulan Devletler
Türklerin hilâfet merkezinde artan güçleri yanında, halifelerin bunlar karşısında zayıflamaları ve geniş ülkeleri ihtivâ eden Abbasi devleti içerisinde yeterli nüfuza sahip olamamaları; diğer bazı hanedenlar yanında, bizzat Türkler tarafından da Tolunoğulları , Sâcoğulları , İhşidiler gibi kısa süreli bazı hanedânların oluşturulmasını imkân vermiştir.
Muâviye yalnızca Emeviler hanedânının kurucusu değil, bunun yanında ülke içinde sulh ve sükunu temin ederek devletin temelini sağlamlaştıran, sonra da yeni ülkeleri devletine katan bir şahsiyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Muâviye başta Berid olmak üzere önemli bir kısım İslâm müessesesinin de kurucusudur.
Ortadoğu bloku "din kardeşliği "
Amerika Türkiye'den İslam ülkeleri Rusya'ya karşı din kardeşleri altında birleştirmesini istiyordu. .. Türkiye'nin NATO'da yer almasının gerçek anlamı Rusya'ya karşı Orta Doğu cephesi kurmaktı Pakistan Afganistan İran ve Türkiye ile birlikte bütün Türk İslam ülkelerinin Orta Doğu federasyonu biçimde örgütlenmesidir. Amerika Birleşik Devletleri nasıl 50 devletten oluşuyorsa tıpkı bunun gibi Türkiye İran Afganistan Irak Suriye'de birlikte Arabistan Güney bölgeleri Mısır'da da bir ortadoğu federasyonu oluşturmalıdır Bu aşağı yukarı 125 milyonluk bir Ortadoğu bloku ortaya çıkarır.
Reklam
Osmanlı Devleti'nin yıkılması ile birlikte Müslümanlar da İslâm Devleti'ni yitirmiş oldular. Osmanlı Devleti'nin toprakları üzerinde kurulan sö- mürgeci Batı güdümlü tüm devletler de sömürgeci Avrupa devletleri tarafından hazırlanmış ve telkin edilen öğretim müfredatları ile Müslümanların nefsiyetlerini ve akliyatlarını yani eğilimlerini ve düşünme melekelerini dumura uğrattılar. Halbuki sömürgeci Batı tarafından dayatılan bu mufredat ile Müslümanların, değil kıvrak zekâya sahip olmaları, nere- deyse düşünme melekesini sağlıklı bir şekilde korumaları dahi imkânsız bir hal aldı. Netice itibarıyla Müslümanlar, hızlı ve doğru düşünme melekelerini kaybettiler. Bugünün toplum ve insanları, kendilerini ilgilendiren pek çok olay karşısında duyarsız ve umursamaz bir şekilde tavır takınmakta, neredeyse toprağın üzerindeki ölüler gibi hare- ket etmektedirler. İnsanlar, midevi ve şehevi ihtiyaçlarını do- yurmaktan başka bir şey düşünemeyen yığınlar hâline dö- nüşmüşlerdir. Sadece midevi ve şehevi ihtiyaçlarını giderme peşinde koşturmaktan başka bir dert ve tasa sahibi olmayan günü- müz insanlarının oluşturduğu böylesi bir toplum, ne yazık ki içerisinde bulunduğumuz şu asırda, geri kalmış ülkeler yani üçüncü dünya ülkeleri sıralamasında en alt seviyede istatis- tiki bir vakıa olmanın ötesine geçememiştir. İşte günümüz toplumunu böylesi düşük ve zelil bir du- ruma, inhitata sürükleyen esasi sebep; toplumun hızlı ve doğru düşünme melekesini yitirmesi, aklını verimli bir şe- kilde kullanma yeteneğini kaybetmesi ve hızlı düşünüp, hızlı ve doğru karar ver(e) memesidir.
Doğu devletleri deyince, İran, Afganistan gibi Müslüman devletleri kastediyoruz. Mısır, Afrika ülkeleri, Hindistan ve diğer Asya ülkeleri o zaman sömürge halinde bulunuyordu. Mustafa Kemal daha 1920'de ve Milli Mücadeleyi kastederek, şöyle demişti: "Bu bir halk hareketidir. İslam aleminin yardımına da dayanıyoruz. Türklerin son Müslüman millet olarak müstakil olacakları gibi, diğer yerlerdeki Müslümanlar da, düşmanlarımıza karşı mücadele edeceklerdir. Bunlar çoğunlukla İngiliz idaresindedirler. Biz bu salip hareketinin (haçlı hareketinin) en son hücumlarına karşı koyuyoruz. Fakat İslâm alemi artık mühlik bir surette (tehlikeli olacak kudrette) uyanmıştır."
Sayfa 319 - Remzi kitabeviKitabı okudu
54 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.